İlim, Kültür ve Nezaket Pınarı Asri Hocam

30.05.2021
1.807
A+
A-
İlim, Kültür ve Nezaket Pınarı Asri Hocam

21 Mayıs 2019, İlahiyat camiamızın bir büyük değerini, benim de ilim dünyasına kendisi ile gözümü açtığım kıymetli hocamı kaybettiğim tarihtir.

Rahmetli Hocam Prof. Dr. Asri Çubukçu’nun vefatının ikinci yıldönümü vesilesiyle bu yıl bir anma programı düzenlendi. Prof. Dr. Hanefi Palabıyık’ın organize ederek yönettiği ve online gerçekleştirilen programa ülkemizin dört bir köşesinden, Hocamın teşrik-i mesaide bulunduğu seçkin isimler katılarak kendisiyle olan hatıralarını aktardılar. Tüm konuşmaların ortak yönü Hocamın eşine ender rastlanan nezaket ve nahifliğine vurgu yapmalarıydı. Benim de Hocama dair zihnimde ilk beliren husus, ince düşünce, hassasiyet ve nezaketteki kemalidir…

Bugün İslam tarihçisi olmama vesile olan Hocamdır. Kendisine olan sevgi ve hayranlığım, lisans yıllarımda beni İslam Tarihi’ne yönlendirmiş ve Hocamın rehberliği ile bu yıllarım İslam tarihi kaynakları okumalarıyla geçmişti.

Sayı ve çeşitlilik bakımından ülkemizin en kapsamlı şahsi kütüphanelerinden birine sahip olan Asri Hocam, biz öğrencilerine göre “kitap” kavramıyla özdeşleşmiş bir hoca idi. Lisans derslerine konuya dair çok sayıda kitap ile gelir, bu kitapları bize tanıtır, müelliflerine dair de ilginç bilgileri paylaşırdı. Kitaplarla hemhal olan Hocam, öğrenciye de kitap bilincini bu şekilde aşılardı. Hocam, derslerde yoklama almaz, gönüllü olanlara faydalı olabileceğini belirtir ancak derslerine azımsanmayacak sayıda öğrenci iştirak ederdi.

Hocamın bende oluşturduğu etki, lisans yıllarında kendisinden tarih okumaları konusunda rehberlikte bulunmasını istirham etmeme neden olmuştu. Hocam da büyük bir nezaketle bunu kabul etti ve ikinci sınıftan başlayarak mezun olmama kadar sanki lisansüstü öğrencisiymişim gibi bana düzenli vakit ayırdı. Sonrasında İslam tarihi alanında yüksek lisans öğrencisi oldum ve öğrencilik hayatımın herkese nasip olmayacak dönemlerini lisans ve yüksek lisans dönemlerimde yaşadım. Birebir yaptığımız bu dersler, İslâm kültüründeki hoca-talebe münasebetini bizzat yaşadığım, Hocamın gerek ilmî içerik gerekse sahip olduğu engin kültürü aktardığı zaman dilimleriydi.

Hocam, benimle birebir ancak yoğun içerikli dersler işlerdi. Bu derslerde okuduğum kitaba ilişkin değerlendirmelerimi alır, kendisi de değerlendirmelerde bulunurdu. Derslerdeki konu içeriğinin yanı sıra Hocam, neredeyse her dersimizde konuştuğumuz meseleden yola çıkarak ulemaya dair anekdotlar anlatırdı. Bahsi geçen ulema, klasik dönemden başlayarak önceki devirlerin ilim erbabı olabildiği gibi Hocamın bizatihi tanıdığı, dersler aldığı İlahiyat alanının ilk hocaları da olurdu. Bu hocalara dair hatıralarından da bahsederdi. Hocamın bu anlatılarının öğrenciye, ilim sahasında bir geleneğin parçası olduğu hissini kazandıran ve ilmi kazanımın yanında tavır ve edep yönünden de onu daha hassas olmaya yönelten bir tutum olduğunu düşünüyorum.

Asri Hocam denilince aklıma ilmi, kitap sevgisi, nezaketi yanında en çok fedakârlığı gelir. Buna dair sayısız hatıralarımdan biri, benim yüksek lisans öğrencisi olduğum dönemde hafta içi görev yaptığım için Hocamın derslerimizi hafta sonuna almasıdır. Asri Hocam, diğer öğrencilerle hafta içi ders yaparken bir yıl boyunca hafta sonları fakülteye benim için gelerek ders yaptı. Hatta o yıllarda kış mevsimine denk gelen Ramazan ayında, Erzurum soğuğunda ve oruçlu iken Hocam cumartesi günleri öğlen fakülteye yürüyerek gelir ve öğrenimimin eksik kalmaması için birkaç saat ders işlerdi. Bu, eşine az rastlanan bir fedakârlık olmakla birlikte bir Hocanın nasıl olması gerektiğine dair de benim için bir eğitimdi.

Kendisinin son derece kıymet verdiği kitaplarını benimle paylaşır, bazen bir kitabı günlerce bende kalır ancak kitabına dair hiçbir şey sormazdı. Hatta kitabını verirken, güvensizlik işareti olarak algılanıp herhangi bir kırgınlık oluşmasın diye not dahi almazdı.

Hocamın, öğrencisi olduğum zaman dilimi içerisinde bir kez dahi bana olumsuz bir dil kullanmadığını, böyle bir tavırda bulunmadığını da söylemeliyim. Hata ve eksiklerim elbette olurdu ancak Hocamdan olumsuz ne bir söz, ne bir tavır ne de bunu ihsas ettirecek en ufak bir belirti görmedim. Hocam, bana şurası yanlış ve bunu düzeltiyorum hissini hiç yaşatmadan ancak doğru olanı da bir şekilde o dersin içerisine yedirerek öğretirdi. Bunda Hocamın, hocalık hususundaki kemalinin yanı sıra öğrenciye olan saygısının da etkisi vardı. Karşısındakine son derece kıymet verir ve onu incitme ihtimalinden kendisi rahatsız olurdu. Bu tutum, öğrenciyi de daha hassas ve itinalı kılardı.

Hocam kadınların ilmi çalışmalarda bulunmasını gerekli görürdü. Sık sık kadın ilim insanları ve üniversitelerimizde görev yapan kadın akademisyenlere dair bilgi, izlenim, hatıra ve değerlendirmelerini paylaşırdı. Ayrıca akademide kadınların bulunmasını oldukça önemli sayar ve erkek egemen bir akademinin dil ve tavrının zaman zaman hassasiyetten uzaklaştığını ve kadınların bu alana ilmin yanında nahiflik ve nezaket yönünden de katkıları olacağını belirtirdi.

Asri Hocamla geçirdiğim ve benim için tam bir talih olarak gördüğüm yıllar hakkında söylenecek çok şey olduğu muhakkak. Bunların her biri, Hocamın nezaket, muhatabına saygı ve fedakârlığın tecessüm etmiş hali olduğunda birleşiyor. Verdiği emeğe layık bir öğrenci olabilmek, sanırım kendisine teşekkür edebilmenin tek yolu.

30/05/2021

Feyza Betül Köse
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.