Ebû Cehil’in Cömertliği!

22.05.2022
4.578
A+
A-
Ebû Cehil’in Cömertliği!

Cahiliye dönemi her açıdan ilginç bir dönemdir. İnançları, toplumsal kabul ve uygulamaları, kültürleri, yaşayışları… Bu dönem İslam dini gelinceye kadar dünyanın meçhulü kalmış bir bölge görünümündedir. İslam ile birlikte cahiliye dönemine dair uygulama ve kültürel özellikler günümüze ulaşmayı başarmıştır. Farklı bir açıdan bakıldığında İslam’a duyulan tepki ve ona gösterilen direnç bu dönemi İslam kültürüne dair yazılan kitapların içerisine taşımıştır. Bu kitaplar içerisinde cahiliyeye dair oldukça fazla olumsuz uygulama ve teamül bulmaktayız. Hem Hz. Peygamber’in şahsına ve Müslümanlara hem de İslam dinine karşı güttükleri politika olumsuz özelliklerin daha fazla ön plana çıkmasının başlıca amili konumundadır.

Toplumların salt kötülükten oluşması insanın ve toplumların doğasına aykırıdır. Aksi takdirde toplumun uzun süre varlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Bu çerçevede İslam öncesi dönemde bugün iyi ve güzel olarak kabul ettiğimiz pek çok durum karşımıza çıkmaktadır. Cahiliye döneminin faziletlerine dair bilgiler aktarılırken en fazla dikkat çeken hususların başında cömertlik konusu gelmektedir. Gerçekten de İslam Tarihi ve kültürüne dair yazılmış klasik kaynaklarda bu konuya dair hatırı sayılır miktarda örnekle karşılaşmaktayız. Hatem et-Tâî, Hâşim b. Abdimenâf, Abdullah b. Cüd`ân, Ümeyye b. Ebi’s-Salt, Mâlik b. Hanzala, Halef b. Vehb, Übey b. Halef ve daha pek çok kişi.

Bu cömertler arasında zikredilen en ilginç kişilerden birisi ise Hz. Peygamber ve İslam’a karşı kininden ötürü kültürümüzde cehaletin babası olarak tanımlanan Ebû Cehil’dir. Onun Cahiliye döneminde yaptığı ve yaşadığı şeyler İslam düşmanlığının gölgesinde kalmıştır. Fakat yine de cömertliği konusunda bazı ipuçları günümüze ulaşmayı başarmıştır. Rivayetler Ebû Cehil’in Mekke’deki evinin arka kapısında sayıları hiç eksilmeyen ve misafirlere ikram edilmek üzere hazır bekletilen yüz tane devenin bulunduğunu söylemektedir. Bu develerden birisi ikram için kurban edildiğinde hemen yerine yenisinin eklendiğine dair anlatılan rivayet gerçekten de ilginçtir.

Sadece Ebû Cehil değil, babası Hişâm b. Muğîre ve kardeşi Hâris b. Hişâm da kendisi gibi Kureyş kabilesinin cömertleri arasında zikredilmektedir. Hatta Ebû Zer el-Gıfarî Mekke’de kardeşinin konuğu olmuş ve çok güzel bir şekilde ağırlanmıştır. Medine’ye gittiğinde bu durumu Hz. Peygamber’e anlatınca Hz. peygamber onun Müslüman olmasını temenni etmiştir.

Ne çare ki bugün olsa bunca güzelliğe rağmen Ebû Cehil’in kalbi asıl güzellik olan İslam’ı görememiş, adını İslam’ın düşmanları arasındaki en yüksek noktalara çıkarmayı başarmıştır. Kur’an-ı Kerim’in Ebû Leheb’e dediği gibi biz de Ebû Cehil için şunu diyebiliriz: “Malı ve kazandıkları ona bir fayda sağlamadı.”

Ne oldum demek yerine ne olacağımın kaygısında olacak bir hayat hepimize bir şeyler kazandıracaktır.

22/05/2022

Mustafa İyidoğan
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.