Hayber’de Bir Suikast Timi

25.03.2018
1.792
A+
A-
Hayber’de Bir Suikast Timi

     Bugünün çocuklarının sık karşılaştığı bir reklam sloganı: “Strateji düşünürüysen bu oyuna başla.” Mutlak galibiyet istiyorsanız; bazen eski düşmanlarınızı affedip, saflarınıza yeni güçler katarak ordunuzu büyütürsünüz. Bazen de önünüzdeki engelleri merhametsizce kaldırırsınız. Bunları yaparken sonuç odaklı düşünüp, hızlı ve doğru kararlar vermeniz önemlidir.

       Resûlullah kimi durumlarda bir müddet İslâm’a zarar vermelerine rağmen, İslâm’a faydalı hale gelebileceğine inandığı insanları affederek Müslümanların halkasını büyüttüğü gibi, kimi zaman da İslâm’a karşı tehlike arz eden bazı düşmanlarını bertaraf etmiştir.

       Ebû Râfi, Gatafan ve çevresindeki müşrik Arapları kendi safına çekip, Resûlullah’a karşı birlikte savaşmaları halinde onlara büyük miktarda ödeme yapacağını vad eden Hayber’li bir Yahudi’ydi. Bu nedenle Resûlullah onu öldürmeleri için Hayber’e beş kişilik küçük bir seriyye gönderdi. Abdullah b. Atîk, Abdullah b. Üneys, Ebû Katâde, Esved b. Huzâ’î ve Mes’ûd b. Sinân, Medine’den Hayber’e doğru yola çıktılar.

       Abdullah b. Atîk’in annesi, Hayber’de yaşayan Yahudi bir kadındı. Hayber’e vardıkları zaman bulundukları yeri ona haber verdiler. Abdullah’ın sütannesi yanlarına geldiğinde, onları bu gece için evinde misafir etmesini ve gizlice Hayber’e sokmasını istediler. Sütannesi, Abdullah’ın niyetini anlayarak, “Hayber’de 4.000 savaşçı olduğu halde nasıl onlarla baş edeceksin? Hayber’de kimi öldürmek istiyorsun?” diye sorar. Abdullah’ın cevabı nettir: “Ebû Râfi’yi istiyorum.” Sütannesi, “Onunla baş edemezsin” deyince de Abdullah, “Vallahi ya onu öldüreceğim ya da bu uğurda öldürülürüm” diye kararlı bir yanıt verir. Bunu gören kadın, “Madem öyle, gece olduğunda yanıma gelin. İnsanlar ortadan çekilip karanlık bastığında ona pusu kurarsınız. Yahudiler bir misafirleri gelir beklentisiyle kapılarını üzerlerine kapatmazlar. Gelen misafir, ev sahibi uyurken avluda sabahlar, sonra kapının açık olduğunu görür, içeri girer ve yemeğini yer” der. Bunun üzerine Abdullah ve diğerleri gece vakti gizlice sütannenin evine girdiler. İnsanlar sokaklardan çekilince kadın onlara yol gösterir: “Şimdi gidip Ebû Râfi’nin kapısını çalın ve ona bir hediye getirdiğinizi söyleyin. Bunu dediğinizde size mutlaka kapıyı açarlar.” Abdullah ve arkadaşları sütannenin dediği her şeyi yaptılar.

       Hayber’in sokaklarına çıktıklarında Abdullah b. Atîk, İbranice konuşabildiği için önden yürüyordu. Geçtikleri her bir kapıyı kapatarak Hayber’de ilerlediler. Nihayet Ebû Râfi’nin kapısına gelince karısı kapıyı açtı ve ne istediklerini sordu. Abdullah, İbranice konuşarak “Ebû Râfi’ye bir hediye getirdim” diye cevap verdi. Bundan sonra olanları Abdullah b. Üneys şöyle anlatır, “Hepimiz, daha önce yetişip adamı öldürmek istediğimiz için kapıda izdihama sebep olduk. Bunun üzerine kadın bağırmak istedi. Ona kılıcımı gösterip “Ebû Râfi nerede? Hemen söyle yoksa seni keserim” diyerek korkuttum. Kadın korkuyla “İşte orada evin içinde” diye cevap verdi. Bunun üzerine eve girip kılıçlarımızla adama saldırınca kadın bağırmaya başladı. Birkaçımız gidip kadını susturmayı istedi, ancak Resûlullah’ın kadınları öldürmekten ve onlara zarar vermekten bizi men ettiğini hatırladık.”

       Olayın devamında gece körü olan Abdullah b. Üneys, Ebû Râfi’yi beyazlığından tanıyarak öldürür. Diğerleri de kılıçlarıyla adama hep birlikte saldırırlar. Bütün ev halkı bağırmaya başlayınca da evden ayrılırlar. Bu kadar yaygaraya rağmen, Ebû Katâde’nin evde unuttuğu yayını almak için hep birlikte tekrar oraya dönerler. Suikast haberinin kısa zamanda şehre yayılacağını düşünerek Hayber’in su kanallarında saklanırlar. Hakikaten 3.000 kişilik bir kuvvet ellerinde meşalelerle izlerini aramaya başlar, ancak su kanalarına da baktıkları halde onları göremezler. Abdullah ve arkadaşları büyük bir korku yaşamaları gerekirken, “Birimiz gitse de, adamın ölüp ölmediğini öğrense” diyerek Esved b. Huzâ’î’yi adamın evine tekrar gönderirler. Kendilerini arayan topluluğun içine karışıp Ebû Râfi’nin evine yeniden giden Esved, adamın karısının “Musa’nın Rabbine yemin olsun ki kocam ölmüş” dediğini duyunca dönüp arkadaşlarına haber verir ve bir şekilde Medine’ye selâmetle dönüp, müjdeli haberi Resûlullah’a iletirler.

       Benim çocukluğumda ise şöyle bir reklam sloganı vardı: “Güç yürekten gelir.”

25/03/2018

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.