Hz. Yunus

31.10.2019
1.553
A+
A-
Hz. Yunus

Hz. Yunus, Kur’an’da kendi ismi ile anılan Yunus suresi (97), Enbiya suresi (87-88), Saffat suresi (139-148) ve Kalem suresinde (48-50) anlatılan ilahi vahyin muhataplarından olan bir elçidir. Malum olduğu üzere kıssalar Hz. Peygamber’in kalbini pekiştirmek ve ibret alması için anlatılmaktadır. Her peygamberin tebliğ serüvenin farklı boyutlarıyla anlatılması, siret döneminin karanlık yollarının aydınlatılmasında önemli bir yer tutmuştur.

Hz. Yunus, kavmine peygamber olarak gönderildikten sonra bir süre tebliğe devam etmiş fakat kavminden olumlu yanıt alamayınca büyük bir hiddet duyarak Allah’ın iznini beklemeden bir gemiye binerek yaşadığı yerden uzaklaşmaya kalkmıştır. Fakat onun bu hatası ilahi bir cezaya gark olmasına sebep olmuş, kendisinin denize atılması ve onu bir balığın yutmasıyla sonuçlanmıştır. Yaptığından büyük bir pişmanlık duyan Hz. Yunus, balığın karnında tevbe ve dua etmiş, Allah’ın rahmeti ile kıyamete kadar sürecek bir cezalandırmadan kurtulmuştur. Kur’an’da bir karaya çıkarılması ve yüz bin nüfuslu bir kavme gönderilmesinden bahsedilmekte fakat isim bildirilmemektedir. Onun kavminin helaktan iman ederek kurtulması göz önünde bulundurulduğunda yeniden kavmine gönderilmesi ve kavminin iman ederek davetini kabul ederek azabın geri çevrildiğini söylemek mümkündür.

Bu kıssanın özellikle Kalem suresinde anlatılan kısmına değinmek istiyoruz. Kalem suresi nüzul sürecinin başlangıç dönemlerinde, muhalefetin şiddetlendiği zamanlarda indiği söylenmektedir (Mevdudi). Bu surede Hz. Yunus’un adı geçmemekte fakat cezasına nispetle “Balık Sahibi” olarak anılmakta ve Hz. Peygamber’e şu tavsiyede bulunulmaktadır; “Sakın balık sahibi (Yunus) gibi olma ve Rabbinin hükmüne sabret” (Kalem, 68/48). Buradan hareketle vahiy döneminde Hz. Peygamber’in gördüğü muhalefet sebebiyle endişe duyduğu, bu duruma çok üzüldüğü belki de görevinde ihmalkar davranması söz konusu olmuş fakat ilahi müdahale ve destek onu bu yolda kararlı olması için Hz. Yunus nezdinde uyarmıştır. Böylece Hz. Peygamber bir yandan teselli edilirken bir yandan da izin verilmedikçe tebliğ sürecinin azimle devam ettirilmesi konusunda tembih edilmiştir.

Hz. Peygamber’in şahsında ümmeti için de kıyamete kadar her Müslüman kimse için geçerli olan bu uyarı karşısında bizlerin de tebliğ misyonunu sürdürürken aceleci davranmamak, görevden kaçmamak ve insanların cezaya uğramaları gerektiğine hükmederek Allah’tan rol çalmamız gerekmektedir. Nitekim tebliğ bize hesap sormak O’na aittir (Ra’d, 13/40).

31/10/2019

Sümeyra Nalbant
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.