Siyer’in Arkeolojisi – II

04.04.2018
1.878
A+
A-
Siyer’in Arkeolojisi – II

     Bir önceki yazımızda Siyer müelliflerinin ihmâl ettiği belki de en temel ve ortak husûsun Siyer’in arkeolojisi olduğunu ifade etmiştik. Bu çerçevede bir kez daha altını çizerek arkeolojik verilerin özellikle İslâm öncesi dönemle ilgili olarak aktarılan bilgilere eşlik etmesinin sağlanması hatta bunun bir alışkanlık haline getirilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Arkeolojik veriler hiç kuşkusuz Siyer’e kaynaklık edebilecek farklı bilgiler sağlayacaktır. En azından İslâm öncesi dönemde insanlarının nerede ve nasıl yaşadıkları, ne yedikleri, ne giydikleri, neye inandıkları gibi soruların cevapları sadece şifahî bilgileri de içeren naklî bilgilere dayanmamış olacaktır.

       Yazıyı kullanan uygarlıkları konu edinen tarihsel arkeoloji, söz konusu yazımızın önemle üzerinde durduğu bir sahaya işaret etmektedir. Siyer’i doğrudan ilgilendiren alan da burasıdır: Tarihsel arkeoloji. Tarihsel arkeolojinin sadece yazı ve yazılı materyal üzerinde durduğunu söylemek de elbette mümkün değildir. En temel anlamda tarihsel arkeoloji, arkeolojik kalıntılarla anlatılara ya da belgelere dayanan verilerin birleştirilmesini önermektedir. Zira tarihsel arkeoloji, toprak üzerindeki verileri de göz ardı etmemekte aksine toprak altı ile üzerini, birbirlerini tamamlayıcı unsurlar olarak değerlendirmektedir.

       Arkeolojik verilerin Siyer’e ne düzeyde/ ne şekilde katkı sunacağını, bir örnekle Fil hâdisesi çerçevesinde izah etmeye çalışacağız.

  1. Kazılar: Güney Arabistan’da Kurulan Medeniyetlerin ve Şehirlerin Belirlenmesi
  • Maînliler: Güney Arabistan’da Sebelilerden önce kurulan en eski devletlerden birisidir. Kurulduğu tahmin edilen bölgede yapılan kazı çalışmalarında Maînlilerin su kaynakları, arazileri, meraları ve ormanlık alanları tespit edilir. Önemli şehirleri de bu saha da yapılan kazılarla oraya çıkarılır. Zira İslâm tarihi kaynaklarında Maînliler hakkında bilgi bulunmamaktadır. Ancak XIX. Yüzyılda yapılan çalışmalarla Maînlilerin yaşadıkları alanlar ortaya çıkarılmıştır.
  • Sebeliler: Maînlilerden sonra aynı bölgede kurulan bir başka medeniyettir. Yapılan kazı çalışmalarında Sebelilere ait kitâbeler bulunmuştur. Krallığın en önemli şehrinin Me’rib olduğu belirlenmiştir.
  • Katabânlılar: Aden yakınlarında kurulan bir medeniyettir. Klasik kaynaklarda haklarında bilgi bulunmamaktadır. Yapılan kazı çalışmalarında da çok az bilgi bulunabilmiştir. Güney Arabistan’ın karanlık medeniyetlerinden birisidir. Kazılar özellikle Aden civarında yoğunlaştırılmalıdır.
  • Hadramutlular: Yemen’in doğusundan itibaren Arap Denizi sahiline kadar olan alanda kazılar yoğunlaştırılmıştır. Hadramutlular hakkında kitaplarda bulunmayan bilgilere ulaşılmıştır. Yine de bulunan kitâbelerin yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir.
  • Himyerîler: Yemen’in güneyindeki Cened şehri ya da Sana’nın güneyindeki sahada kazılar yoğunlaştırılmalıdır. Sebelileri Yemen’den çıkaranlar da Fil hâdisesine sebep olanlar da Himyerîlerdir.

       Ön bilgi için bir araştırma önerisi: Mahmut Kelpetin, İslâm Öncesi Güney ve Kuzey Arabistan, İstanbul 2016.

  1. Alan Düzenlemesi

       Fil hâdisesinin yaşanmasına sebep olan Himyerîlerin yaşadıkları sahanın tespit edilmesinden sonra bölgede yapılacak çalışmalarla birlikte mimarlık parçaları, Kalîs ya da Kulleys adı verilen kilisenin mahalli ve benzeri bölgeler tespit edilir. Klasik kaynaklarda geçen bu tür inşâların varlığı kesinleştirilmiş olur.

  1. Topografik Çalışmalar

       a-Pafta çizimleri yapılır.

       b-Yeterince belirgin ve mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardan dikkate değer, kısmen inşa edilmiş, insan emeği kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının birleştiği alanlar belirlenir.

      c-Döneme ait mezarlar tespit edilir. Mezarlardaki iskeletlerden örnekler alınır. İşleme tâbi tutularak, belirgin bir hastalığın var olup olmadığı anlaşılır. DNA çalışması da bu örnekler üzerinden yürütülür.

     d-Şehir planları üzerinde gerekli yerlerin işaretlemeleri klasik kaynaklar dâhilinde yapılır.

     e-Şehrin giriş-çıkış güzergâhlarına işaret edilir.

      4. Epigrafik Çalışmalar

       Antik kent sahasında var olması muhtemel yazıtlara ulaşılarak okuma işlemi gerçekleştirilir. Yazıtların kopyası, diğer bölgelerde bulunan yazıtlarla karşılaştırılır, fotoğrafları alınır. Özellikle sunaklar ve devlet hazinesine ilişkin bilgiler bölgenin siyasî, dinî ve sosyo-kültürel açıdan zenginliğini ortaya koyan veriler olarak işlenir.

  1. Mozaik-Süsleme Çalışmaları

      Özellikle mimarlık ürünü eserlerin tabanında ya da tavanında, sütunlarında bulunan gravürler, minyatürler, resimler incelemeye tâbi tutulur. Benzerlikler ya da farklılar bu çerçevede belirlenir.

  1. Heykel Onarımları

      Dinî anlamda verilerin toplanmasında heykel tarzı yapıtların önemi ortadadır. Parçalar hâlinde dahi olsa bu kalıntıların birleştirilmesi çalışması yapılır.

  1. Keramik Çalışmaları

      Günlük işlerde kullanılan çeşitli toprak kapların da söz konusu çalışmalar sırasında bulunabileceği düşünülmektedir. Bu kaplar, öteki kullanım eşyaları gibi biçim ve süslemeleriyle birer sanat değeri taşımaktadır. Ayrıca bölge halkının sosyo-kültürel yapısı hakkında da eşsiz bilgiler sunacaktır.

  1. Sikke Buluntuları

      Nümizmatik ya da meskûkât olarak da anılan eski paraların incelenmesi, tarihe kaynaklık etmesi bakımından önemli bilgiler ihtivâ eder. Bu tür kazılardan elde edilebilecek sikkeler kuşkusuz dönemin malî yapısını ortaya koyacak olan en önemli delillerdendir.

       SONUÇ

     Klasik kaynaklarımızda miladî 570 yılında gerçekleştiği rivâyet edilen ve Kur’ân-ı Kerîm’de de sözü edilen fil hâdisesinin tam anlamıyla ortaya konulabilmesi ve âyette bahsedilen hususların daha açık şekilde ifade edilebilmesi için özellikle Sana şehrinin bulunduğu alanda kazıların yoğunlaştırılması gerekmektedir. Özellikle bu şehirde inşâ edildiği belirtilen kilisenin ve muhtemelen kilisenin etrafındaki kilise mezarlarının tespit edilmesinden sonra elde edilecek veriler ışığında, o yıllarda tam olarak ne yaşandığı belirlenebilecektir.  Günümüzde yapılan bazı çalışmalarda hâdiseyi çiçek, verem, veba vb. hastalıklarla açıklamak da en azından şu anki bilgilerimizle mümkün görünmemektedir. Gerek Yemen’den gelen grubun takip ettiği güzergâh boyunca yapılacak çalışmalar ve gerekse Sana’da tespiti yapılan buluntular, herhalde kaynaklarda verilen bilgilerden çok daha kesinlik taşıyacaktır.

       Doğu Arabistan’da, 2004 yılından itibaren yerel yöneticiler ile araştırmacıların ortak çalışma kararı ardından özellikle Umman bölgesinde araştırmalar yoğunlaştırılmıştır. Bu araştırmalarda hedef erken dönem Arap kabilelerinin tarihini anlayabilmek ve bu doğrultuda Doğu Arabistan’ın tarihsel gelişimini ortaya koyabilmekti. Özellikle bu araştırmalar sonucunda Umman yarımadasındaki Aflaj (su kanalları) sistemi hakkında detaylı bilgilere ulaşılmıştır. Yaklaşık 5000 yıllık bir sistem olan Aflaj, Umman tarihinin en önemli kültürel değeri olarak kabul görmüştür. Araştırmalar devam ettiği sürece karanlıkta kalmış erken Arabistan tarihi hakkında pek çok önemli bilginin ortaya çıkarılabileceği ve kültürel olarak bölgedeki en önemli değerlerden biri olan Aflaj sisteminin de detaylarının öğrenebileceği söylenebilir.

       Kazı yeri: Doğu Arabistan-Umman’da Khor Rori, Wabar, Al Baleed

       Kazıyı yöneten araştırmacı kurum: The University of Pisa/ Italy

       Kazıyı Müslüman bilim adamlarının neden yapmadıklarını/ yapamadıklarını eleştiremeyiz. Söz dahi söyleyemeyiz. Aman efendim, ne gerek var şimdi, yağmur- çamur.

       Öyle mi?

       Bir sonraki yazımızda Resûlullah’ın (as) İslâm öncesindeki yaşantısıyla ilgili arkeolojik bir planı ele almayı düşünmekteyiz.

04/04/2018

Cahit Külekçi
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.