Ali Şeriati: Muhammed’i Tanıyalım
23 Aralık 2005 Cuma günü almışım Ali Şeriati’nin Muhammed’i Tanıyalım kitabını, kurşun kalemle not almışım ilk sayfaya, kocaman harflerle Adana’yı da iliştirmişim tarihin altına… Lisans ikinci sınıf öğrencisiyim, siyer ve hadis özelinde okumalar yapıp bir yandan da kütüphanemi oluşturmaya çalışıyorum. O yıllarda internetten kitap alma yaygınlaşmamış ve İlahiyat öğrencisi olarak uğrayabildiğimiz mekânlar da sınırlı… Bu kitabı, raflara hızlı hızlı göz gezdirirken Hz. Peygamber merkezli okuma yapmanın verdiği seçicilikle değil, “Ali Şeriati’nin Hz. Peygamber hakkında yazdığı kitabı mı varmış!” şaşkınlığıyla fark ettiğimi hatırlıyorum. “Acaba almalı mıyım?” diye incelerken kitabın ne adında ne de içeriğinde Hz. Peygamber için her hangi bir tazim ibaresini görmemek oldukça şaşırtmıştı. Biraz merak biraz önyargıyla satın alıp okumaya başlamıştım bile. Hem küçük hacmi hem de akıcı üslubu sebebiyle tek solukta okumuştum. O anki dimağımda bıraktığı tadı hâlâ tüm canlılığıyla anımsıyorum. O yüzden “Siyer ile alakalı ne tavsiye edersin?” diye sorulduğunda mutlaka zikrettiğim kitaplardan biri oluyor o günden bu güne…
Peki neden? Bilindiği üzere Hz. Peygamber’in en güzel örnek olmasının bilinciyle onu tanıma, anlama çabasının ürünü birçok eser yazılmış ve yazılmaya devam etmektedir. Üzerinde en çok kalem oynatılan şahsiyetlerden biri olması biz Müslümanlar için çoğu defa iftihar sebebi de olmaktadır. Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki bu yığınla kitabın çok azı gerçekten onun örnekliğinin hayattaki pratik karşılığı noktasında okurlara ilham verebilmektedir. Zira onun hayatı ya salt gazve ve seriyyelerden ibaret kuru tarihî olaylar yığınıymış gibi ya da doğumu öncesinden fevkaladelikler zuhur etmiş olağanüstü biriymiş gibi aktarılmaktadır. Hal böyle olunca okurlar için kendi hayatlarıyla ayniyet kurma bağı başlamadan kopmaktadır. Ancak Ali Şeriati, Hz. Peygamber’i bir yandan duyguları ve fikirleriyle bizim gibi bir insan olarak betimlerken diğer taraftan onun duruşu, tavrı ve fiilleriyle emsal bir şahsiyet olduğunu başarılı bir şekilde resmediyor bu kitapta. Bu yüzden de zihin dünyamda ayrıcalıklı bir noktada yer alıyor.
Hz. Peygamber’in beşerüstü vasıflarla anlatılmasına alışkın okurlar için “Hatice’nin kocası”, “Muhammed, o gece ümitsizce uyudu”, “Abdullah b. Abdulmuttalib’in evladı, sadece “Emin” biridir. Başka bir özelliği yoktur. Onda görülen şey ne güçlü bir dimağ, ne bilim, ne eğitimci ve medeninin terbiyesi, ne sanatçının yeteneği, ne de filozof mantığı ne olağanüstü deha ve çevikliktir. Onda bulunan şey sadece koyu “vicdan”dır.” gibi anlatım ve tanımlamaların epey farklı geleceğini söylemeliyim. Nitekim Şeriati, sanki okurların Hz. Peygamber’i sıradan bir insan gibi anlatmasına takılıp “Allah Allah sanki askerlik arkadaşından bahsediyor” diye homurdanmalarının önünü kesmek için girişte metodunu izah eder ve “Muhammed’in çehresinden çizmek istediğim şeyin rengi ve hatları karşısında gözleriniz yabancılık hissediyorsa, ya da diğerlerinin çizdikleriyle pek benzerlik olmadığını hissederseniz ve yahut onu yabancı görürseniz şaşırmayın” diyerek başladığı açıklamasına İslam Peygamber’inin alışılagelmiş model olarak çizilen çehresi dışında peygamberi tanıyan bir Müslüman değil de insan bilimcisi bir ressam olarak çevresi ve onu tanıyanların aktardığı bilgiler doğrultusunda bir portre ortaya koyacağını ifade eder. Nitekim gülle simgeleştirilen, hayatının her anından harikuladelik akan, doğaüstü/olağanüstü varlık şeklindeki klasik peygamber portresinden oldukça farklı; hüzün, sevgi, endişe ve muhabbet gibi insanî duyguları taşıyan peygamber portresini çizer.
Bununla birlikte kitaptaki hakim dilin apolojik olmaması da takdire şayan bir diğer husustur. Nitekim siyer kitaplarının Hz. Peygamber’i aklama çabasıyla yazılmaları da önemli bir sorundur. Son söz olarak bu kitaptaki her bilginin mutlak hakikat olmadığını; Şeriati’nin yer yer kaynaklardan rivayetleri kendi bakış açısına uygun bir şekilde derlediğini zikretmeyi unutmadan arka planında hâkim unsur olarak peygamber sevgisini hissederek okumanızı tavsiye eder, iyi okumalar dilerim.