Din ve Kutsal Mekânlar Psikolojisi

02.06.2020
1.694
A+
A-
Din ve Kutsal Mekânlar Psikolojisi

Din ve kutsal mekânlar ilişkisi tarih boyunca var olmuştur. Hatta günümüzde turizm sektörünün bir kısım faaliyetleri kutsal mekânların ziyaretlerine dayanmaktadır. Modern zamanlarda seküler anlayışla yapılan turistik gezilerin birçoğunda dinî ibadet yerleri ve tapınaklar ziyaret edilmektedir. İnsanlar anlam oluşturmak, psikolojik uyum sağlayabilmek ve günlük hayatlarında stresle baş etmek için kutsal mekânların atmosferinden faydalanmaktadır. Bireylerin günlük yaşamında ve zihninde camiler, tapınaklar, kiliseler, katedraller ve sinagoglar ayrı birer sembol olarak yer almıştır. Aynı şekilde tarih boyunca hac ibadeti, birçok dinde önemli bir kavram olarak yaşamıştır. Örneğin Hristiyanların hac için Roma ve Kudüs’ü ziyaret etmeleri, Yahudilerin Kudüs’e ayrı bir önem vermeleri ve Müslümanların hac için Mekke ve Medine’yi ziyaret etmeleri bu minvalde değerlendirilebilir.

Canlılar dünyasına bakıldığında farklı yerleri ziyaret etmeleri sadece insan türüne özgü bir davranış değildir. Bazı göçmen canlılar, yiyecek ve su temini için yılın belli dönemlerinde farklı coğrafyalara göç etmektedir. İnsan dışındaki bazı türlerin çeşitli yerlere göç etmesinin altındaki tek nedenin yiyecek ve içecek ihtiyacı olmadığı tespit edilmekle birlikte diğer nedenler hala tam olarak bilinememektedir. Hac, ibadet, seyahat yerlerini ziyaret ve bazı canlıların nedensiz göç etmelerinin, mekân değişikliğinin canlılarda bir ihtiyaç olduğuna işaret ettiğini iddia eden görüşlere de rastlamak mümkündür. İnsanların dağ zirvelerini, nehirleri, vahşi doğayı ve ormanlık alanları ziyaret etmesinin altında anlam oluşturma ve psikolojik sağlığı/dayanıklılığı koruma gibi güdüler yattığı da bir gerçektir. Aynı zamanda ziyaret ve gezinmelerin, kutsalla bağ kurma ihtiyacına matuf olduğunu da unutmamak gerekir.

Bu açıdan bakıldığında mekânlar (çevre) insanın dini ve manevi hayatını etkilemektedir. Örneğin hac ibadetini yapmış bir bireyin, hatıralarını anlatırken yenilendiğini ve hayatına bir dirilik geldiğini göreceksinizdir. Farklı mekân ve çevreler, insanların dini ve manevi tecrübesinin artmasını sağladığı gibi dini ve manevi yaşamını da zenginleştirmektedir. Bu bakımdan mekânın (özellikle kutsal mekânlar) insan psikolojisi üzerine çok büyük etkileri bulunmaktadır. Ayrıca Notre Dame Katedral’i yanarken seküler, dindar veya farklı dinden insanların gözyaşları içinde katedralin yanmasına üzülmesi, kutsal mekânlarla kurdukları ilişkiyi apaçık göstermiştir.

Burada değinilmesi gereken bir başka kavram ise maneviyattır. Maneviyat, dindarlık kavramına yeni açılımlar getirmektedir. Vahşi doğada veya ormanlık alanda gezinen bir insanın, “Bu gibi mekânlarda ayrı bir maneviyat yaşıyorum demesi” bireylerin anlam oluşturmasında çevreyi kutsalla kurulan bağ çerçevesinde önemsediği anlamına gelmektedir. Turizm iş kolu, İngiltere’nin birçok nedenden dolayı insanların 200 yıl boyunca Roma’da hac yapmasını engellemesinden sonra ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar o dönemde hac yapamayan insanların turistik gezi adı altında kutsal mekânları ziyaret ettiğini ifade etmektedir. Bu bakımdan seküler görünümlü turizm dalı da bir bağlamda kutsal olana ihtiyacın karşılanmasına hizmet etmiştir. Günümüzde turistik gezilerde anlam bulma, psikolojik uyum ve psikolojik sağlamlık sağlama konusunda, maneviyat kavramı bu kutsalın ifasını yerine getirmektedir.

02/06/2020

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.