Herodot’un Gözünde Arap İnancı

01.04.2020
A+
A-
Herodot’un Gözünde Arap İnancı

Romalı meşhur hatip Cicero tarafından “Tarihin Babası” olarak isimlendirilen Herodot, M.Ö. V. asırda günümüzde Halikarnas olarak bilinen antik kentte doğmuştur. Bir süre burada yaşayan Herodot, siyasî koşulların da etkisiyle Pers-Yunan savaşlarının sürdüğü dönemde uzun bir seyahate çıkarak pek çok şehir ve ülke gezmiştir. Bu seyahati sürecinde yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını nesir şeklinde kaleme alarak Tarih isimli eserini oluşturmuştur. Her ne kadar eserinin asıl hedefi Pers-Yunan savaşlarını anlatmak olsa da yer verdiği toplumların dinî hayatı hakkında da bilgiler vermiştir.

Yazdığı bu eseriyle iki bin beş yüz yıl sonrasına dâhi seslenen Herodot’un seyahat ettiği bölgeler arasında kah Arapların yaşadıkları kah onlara çok yakın yerler bulunmaktaydı. Dolayısıyla Herodot, onların dinî hayatlarına dair bilgilere zaman zaman yer vermiştir. Belirtmeliyiz ki İslâm’ın doğuşu esnasında Arapların dinî inançları ve ritüelleri hakkında kaynaklarımızda pek çok bilgi yer almaktadır. Ancak bu inançların kökenlerine dair bilgiler oldukça azdır.

Herodot, Arapların Alilat isimli bir tanrıya inandıklarını, Perslerin de Araplardan etkilenerek bu tanrıya tapmaya başladıklarını söylemektedir. Alilat, muhtemelen Cahiliye döneminde el-Lât olarak isimlendirilen ve Tâif şehrinde bulunan puttur. Yine Herodot eserinde, Orotalt ismini taşıyan bir tanrıya inandıklarını zikretmektedir. Her ne kadar Araplar tarafından Orotalt ve Alilat için yapılan dinî ritüeller hakkında bilgi vermese de Arapların kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarda bu putlar üzerine yemin ettiklerine değinmekte ve şöyle açıklamaktadır; “Ant içecek iki kişi ayakta dururlar, aralarında bir üçüncü adam vardır, bu adam keskin bir taş alır, her ikisinin avuçlarını, başparmağın hemen dibinden keser, sonra elbiselerinden birer parça koparıp bunları kesilen yerlerden akan kana batırır. Ayaklarının dibinde duran yedi taşı bu kanlarla boyar; bunu yaparken Alilat ve Orotalt’nın adlarını anar. Bu tören bitince ant içen adam, antlaştığı kişiyi ki, bu bir yabancı ya da bir hemşeri olabilir, bütün dostlarına tanıtır, onlara salık verir; onlar da bu andı onaylarlar ve kendileri de tutacaklarına söz verirler.”

Bu anlaşma, Cahiliye döneminde hılf olarak bilinen gerek dayanışma gerekse himâye gibi çeşitli amaçlara matuf olarak yapılan ittifakları anımsatmaktadır.

Arabistan da bir de güneş tapınağının olduğundan bahseden Herodot, tapınakla ilgili  –kendisinin de işaret ettiği üzere–mitolojik bir öyküye yer verir. Buna göre Mısır’da “Phoinix” isimli kutsal bir kuş vardır. Bu kuş, beş yüz yılda bir görünür, fakat onun ortaya çıkması babasının ölümüne bağlıdır. Babasının ölümüyle ortaya çıkan kuş, onun bedenini mürden (mumya yapımında kullanılan bir bitki özü) bir kalıp içerisine koyar ve Mısır topraklarından onu güneş tapınağına götürerek oraya gömer.

Phoinix’in resimlerini gördüğünü söyleyen Herodot, onun kanatlarının bir bölümünün altın sarısı, diğer bölümünün kırmızı, kanatlarının genişliği ve yüksekliğinin ise kartala denk olarak tasvir etmiştir.

Herodot’dan aktardığımız bu hususlar, Araplardaki çok tanrılı inancın kökenlerinin çok eski zamanlara dayandığını göstermektedir. Ayrıca bu inançların, diğer bölgelerde yaşayan insanları etkilediği, Arapların onlarla etkileşim kurmalarını sağladığı söylenebilir.

BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.