Hz. İbrahim -II-

04.02.2019
1.357
A+
A-
Hz. İbrahim -II-

Bir önceki yazımızda kısaca Hz. İbrahim’in aile yönünden anlatımına değinmiştik. Burada ise Onun bir peygamber olarak anlatılması ve Onun hem peygamber hem de müminler için örnekliğine değinmek istiyoruz.

Hz. İbrahim hem vahiy merkezli dinlerin atası olarak hem de müşriklerin de kendilerini dayandırdıkları bir peygamber olarak Kur’an’da pek çok yerde kendisinden bahsedilmiş ve zihinlerdeki yanlış tasavvuru doğrulanmış bir şahsiyettir. Bu açıdan öncelikle Hz. İbrahim’in bir temennisine dikkat çekmek istiyorum; O, Allah’ın “Seni insanlara lider yapacağım” emrine “soyumdan da” talebinde bulunduğunda Allah, “Vaadim zalimleri kapsamaz” buyurmuş (2/124) ve peygamberliğin O’na ait bir seçim olduğuna işaret etmiştir. Vahiy sürecinde bunun ifade edilmesi ise Ehli Kitaba Hz. Peygamber’in peygamberliğinin vahiy silsilesinden bir peygamber olduğunu gösterdiği gibi aynı zamanda İshak soyundan değil de İsmail soyundan bir peygamberin seçilmesinin, bu peygamberin bir Arap olmasının Allah’ın seçtiğinin vurgulanmasıdır. Bu anlamda onlara düşen inkarcıların önde gelenlerinden olmak değil; bildikleri vahye tabi olmalarıdır (2/41; 1/146).

Kur’an, Hz. İbrahim’e tabi olmakta yarışan Yahudi ve Hristiyanları eleştirmiş (2/135), aynı eleştiriyi müşriklere de Hz. İbrahim’in bir “müşrik” olmadığını bildirerek Onun tevhid üzere hanif bir peygamber olduğunu beyan etmiştir (2/120).

Hz. İbrahim ve beraberinde iman edenler müminler için üsve-i hasene olarak açıklanmaktadır (60/4). Bize anlatılan Hz. Peygamber’in babası ve kavmiyle olan mücadelesinde Onun hiçbir zaman bu davadan vaz geçmediği hem kevni hem de akli delillerle tevhidi anlattığı, bu uğurda hiçbir şekilde korku duymayıp kararlı olduğu ve vatanını terk ettiği farklı surelerde farklı boyutlarıyla gösterilmektedir. Müminler yaşadıkları dönemlerde anlatılan bu kıssalardan ibretler almakla yükümlüdürler. Hz. Peygamber ve sahabe Onun örnekliğini örnek edinmiş ve iman-inkar savaşında Hz. İbrahim gibi mücadele vermiş, hicret etmiş ve davadan vazgeçmemişlerdir. Onlar da Hz. İbrahim’in oğullarına vasiyet ettiği gibi sonraki nesillere “din olarak İslam’ı seçtikten sonra İslam üzere Müslüman olarak can vermeyi” (2/132) gaye edinmeyi nasihat etmişlerdir.

Bizlerin de Hz. İbrahim’in yoluna uyarak iman-inkâr davasında kararlı olmayı ve Müslüman olarak ölmeyi onun örnekliğinde gerçekleştirmemiz gerekir.

05/02/2017

Sümeyra Nalbant
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.