Sîret-Nüzul İlişkisi Üzerine

01.04.2020
782
A+
A-
Sîret-Nüzul İlişkisi Üzerine

Besmele, hamdele ve salveleden,

Bu köşede yazmaya fırsat sunan hocalarımıza teşekkürden,

Verimli ve sebat üzere yazabilmeye dair tüm dua, iyi dilek ve temennilerden sonra…

***

Hz. Peygamber’in hayatı ve Kur’an vahyi arasındaki ilişkinin, diğer bir deyimle siret-nüzul ilişkisinin, son yüzyılda sıklıkla bahsedilen ve üzerinde durulan önemli bir konu olduğu müsellemdir. Zira ayrılmaz bir bütün olarak, Kur’an’ın anlaşılması ve yorumlanmasının sîretin doğru okunmasına bağlı olduğu kadar sîretin sıhhatli bir zemine oturması da evvelemirde Kur’an’a dayalıdır. Çünkü en basit ifadeyle Kur’an’ın ilk muhatabı Hz. Peygamber’dir ve Sîret de Hz. Peygamber’in hayatını çevreleyen tarihi zemini incelemektedir. Dolayısıyla bu ilişki gerek sahabe döneminde gerekse sonraki dönemlerde önemsenmiş ve dini ilimler bu temel üzerine bina edilmiştir.

Hz. Peygamber hayatta iken vahyin ve bazı hadislerin kayda geçirilmesi ile iktifa edilmiş, sahabeye ait bazı kitabeler bulunsa da yazılı metinden ziyade tecrübe ve pratik hayatın kendisi önemli bir işlev görmüştür. Ancak Hz. Peygamber’in irtihaliyle vahiy kesilmiş, nüzul sürecine şahitlik eden sahabenin vefatıyla da canlı şahitler kaybolmuştur. Buna bağlı olarak da söz konusu dönemi aydınlatacak bilgiler ve rivayetler, hayati önem arz ederek dini tedrisatın ana mihverini teşkil etmiştir. Hz. Peygamber ve sahabe dönemine dair bilgileri ihtiva eden rivayetlerin derlenmesi, derlenen rivayetlerin tematik ve metodik tasniflere tabi tutulması, bilhassa âyetlerin/sûrelerin Mekkî-Medenî oluşu, nâsih-mensûhu, sebeb-i nüzulü gibi pek çok konu sîret ve nüzul arasındaki ilişkiye dayalı olarak çözümlenmeye çalışılmıştır.

Esasen Kur’an’a metin olarak muhatap olan nesil için anlamı ihata etmeye imkân sunan tüm verilere müracaat etmek bir tür tercihten öte zorunluluk ifade etmektedir. Zira her ne kadar Kur’an, tarihin içerisinden sonraki nesillere en sahih ve sağlam kaynak metin olarak intikal etmişse de tarihi gerçekliklerden soyutlanarak kendi başına anlama ve yorumlamayı mümkün kılmamaktadır. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in anlaşılması, nüzul vasatındaki dilin bilinmesi kadar, metne muhatap olanların tarihi, siyasi, dini, ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan tanınması ve nüzul ortamının eldeki veriler çerçevesinde mümkün olduğunca aydınlatılmasına bağlıdır. Bu aydınlanmayı sağlayacak bilgiler de ancak Siyer ve Hadis gibi nebevî zeminle yakından ilgili olan ilimlerin bize sunduğu verilerle mümkün olmaktadır.

Son dönemlere gelindiğinde bu durum daha dikkat çekici bulunmuş ve sîret-nüzul ilişkisi özel bir ilgiye mazhar olmuştur. Hatta İslam’ın erken dönemlerinden itibaren farklı temalarla ve genelde lokal olarak ele alınmasına rağmen belki de tarihin hiçbir döneminde bu denli özel bir vurguya sahip olmamıştır. Fakat bu durumun kendiliğinden ortaya çıkmadığını tahmin etmek zor değildir. Zira Batılı Hıristiyan ve Yahudi Kutsal metinlerine yapılan eleştiri ve yöntem denemelerinin özellikle son iki asırda Kur’an’a yoğun bir şekilde tevcih edildiği bilinmektedir. Konumuzla alakalı olarak Kur’an metninin kökeni, tarihsellik tartışmaları, kıssaların gerçeklik değeri, kronolojik okumanın imkânı gibi daha pek çok husus uzun zamandan beri tartışılmaya başlamıştır. Bu çerçevede oryantalistlerin itiraz ve tenkitlerini bertaraf edebilmek için bireysel bazı çabalar sarf edilmiştir. Sonuçta Hz. Peygamber’in sîretinin Kur’an ayetlerinde, Kur’an tefsirinin de Hz. Peygamber’in hayatında arandığı ciddi bir müellefatın oluştuğunu söylemek mümkündür.

Netice itibariyle iddialar, etkilenmeler ve reddiyeler müsademe-i efkâr kabîlinden bir tepki ve düşünsel-yazınsal alanda da önemli bir hareketliliğe müncer olmuştur. Bununla birlikte son zamanlarda siret-nüzul ilişkisinin bir uzantısı olarak Kur’an kıssalarının Siyer bilgileri çerçevesinde okunması ve yorumlanmasına dair çalışmalara artan bir eğilim görülmekte ve değerli çalışmaların yapıldığı/yapılmakta olduğu müşahede edilmektedir. Bu sebeple şimdilik gelecek yazılarımızda zevkli ve ilgi çekici bir konu olan Kıssa-Siyer ilişkisi üzerine yoğunlaşmayı planlamakta olduğumuzu belirtir, esenlikler dileriz.

Abdulcabbar Adıgüzel
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.